© WWW.CILTUZMANI.COM Copyright © 2007 [ciltuzmani.com]. All rights reserved
Dermatolojik
Lazer kullanımı
Lazer İngilizce, LASER, "Light Amplification by
the Stimulated Emission of Radiation"
kelimelerinin baş harflerinin birleşmesinden
oluşan bir kısaltmadır. Albert Einstein 1917
yılında "The Quantum Theory of Radiation” adlı
konsepti ile lazerin ilk işaretlerini vermiştir. 1959
da Dr. Charles H. Townes bu konseptden
MASER (Microwave Amplification)cihazını
geliştirdi. Ancak aynı dönemde Rusyada Nikolay
Basov ve Aleksandr Prokhorov tarafından da bu
cihaz geliştirilmişti. Bu üç bilim insanı lazerin
gelişimine katkılarından dolayı 1964 yılında
Nobel Fizik ödülü alacaklardır. MASER in
ardından 1960 yılında Amerikalı Theodore
Maiman ilk lazeri keşfederken, askeri endüstriyel
alanda böyle başarılı olacağını herhalde tahmin
etmesi zordu. Hemen bir yıl sonra 1961 de
Cincinnati Üniversitesinden Dr Leonard Goldman
tarafından Ruby lazer dövme ve diğer pigmente
lezyonların tedavisinde ilk kez kullanıldı. O
günden bu yana, lazerin birçok yeni kullanım
alanı keşfedildi. Artık hayatımızda önemli bir yeri
var. Lazerler dalga boylarına göre
sınıflandırılmaktadır. 400-700nm dalga boyundaki
tüm lazerler gözle görülebilir bir renk
üretmektedir. 400nm mavi 630nm ise kırmızı ışık
verir. Bazen bu görsel özellikleri nedeni ile
kullanılsa da aslında bu özel ışınlar, günlük
hayatımıza girmiş durumdadır. Lazer ışınları
yazabilir, okuyabilir, ölçebilir, kesebilir veya
tedavi edebilir. Bu ışınlar, hem bir demirde hem
de insan damarlarında veya göz ameliyatlarında
aynı mükemmellikte çalışabiliyor. Tüm lazerlerde
ilke aynıdır. Atomlara ışık yaymaya başlayana
kadar enerji pompalanır. Oluşan bu ışık,
aynalarla iyice güçlendirilir. Enerji, yakut lazerde,
xenon lambası ile; neodiyum YAG lazerde ise
flaş lambası veya diod lazerlerle pompalanır, gaz
lazerler de ise hızlanmış elektronlar vasıtası ile
pompalanır. Lazer malzemesi, ışığın dalga
boyunu da belirler. Bir atom, enerjiyle
pompalanınca daha fazla enerji alamaz. Böyle
bir atom zorunlu olarak enerjisini ışık olarak verir
ve çarpıştığı dalga ile aynı frekans ve fazda iki
ışık dalgası yayınlanır. Çarpışmaları arttırmak ve
sonuçta daha çok ışık kazanmak için, lazerin
karşılıklı iki kenarına paralel iki ayna yerleştirilir:
Bu aynalardan birine çarpan ışık dalgası,
karşıdaki aynaya yansır , sürekli iki ayna
arasında gidip gelir, dışarı çıkamaz. Işın
parçacıkları, lazerin yapımında kullanılan
malzemenin içinden geçerken, yolunun üzerinde
enerji pompalanmış diğer atomlara çarpar ve
onların da, fazla enerjilerini ışık olarak yaymaları
için zorlar. Bu şekilde ışık yayan atomların sayısı
ve ışığın miktarı sürekli artar. (light amplication
by stimulated emission of radiation) Ancak, iki
ayna arasında tutsak olan ve gittikçe güçlenen
ışınla bir şey yapabilmek için bu iki aynadan biri
yarı geçirgen olmalıdır. Buradan geçebilen ışına
“eş evreli” denir. Işığın dalga boyu ve ritmi
aynıdır. Dalgalar tamamen birbirine paralel
ilerler.
Sürekli gelen ışınlar yerine çok kısa enerji
transferi yapan “puls” lazer ışınları, Chrom-
Colquiriit kristali, neodmiyum-YAG veya titan-
safir kristali gibi, içlerinde ışığın çok hızlı
yansıdığı malzemelerle yapılabilmektedir.
Günümüzde, atım süreleri iyice kısaldı ve yeni
nesil nano, pico ve femto saniyelik atımlı lazerler
ortaya çıktı.
Tıkanmış damarlar açılabilir, en ince damarlar
kesilebilir. İşlem sırasında, çevre doku
zedelenmez. Bu özellik lazeri, göz tedavisinde
çok populer bir hale getirmektedir. Bütün
araştırmalar sırasında bilim adamları,
Attosaniyelik (nanosaniyenin milyarda biri)
atımlara sahip lazerler ile DNA'lar kesilebilecek
ve modifiye edilebilecek. Bu lazerler ile hücre
çekirdeğine girip müdahale etmek de mümkün
olacak.
Lazerin Kullanım Alanları
Dermatolojik ve Kozmetik Amaçlı Lazer Kullanımı
Lazerler dokuda ısı ile kontrollü değişikler
oluşturduğu için tıbbi uygulamalarda
kullanılmaktadır. Lazer tedavisini anlamak için
ışın- doku arasındaki ilişkiyi anlamak gereklidir.
Bunlar Foto-termal, fotokimyasal ve foto-akustik
etkilerdir. Lazerin belli bir renge yönlemesi
tedavide kullanım şeklini belirlemektedir. Buna
seçici fototermoliz adı verilir.
Dalga Boyu:
Dalgaboyu, ışını emerek
belirli bir doku etkisini oluşturacak ana renk
dalgasını belirler. Yeşil ışık melanini, sarı
hemoglobini ve infrared ışın ise suyu ve
hemoglobini hedefler. Epidermisdeki en önemli
renk maddeleri melanin ve hemoglobindir.
Hemoglobinin emilim spektrumu 415, 542, ve
577 nm'de en yüksektir. Buna karşılık melaninin
emilimi ultraviolet bölgesinde maksimumdur ve
görülebilen ışık bölgesine doğru tedrici olarak
azalır. Ve infrared bölge yakınlarına kadar devam
eder. Seçici hasar için eşik değeri ışığın
dalgaboyuna bağlıdır. Daha uzun dalga
boylarında aynı oranda emilimi için daha uzun
atım süreleri gerekmektedir.
Penetrasyon:
Farklı dalga boylarının
derideki penetrasyon derinliği de farklıdır.
İnfrared ışığa yakın olanlar daha derine penetre
olabilir. Lazerin uygulandığı spot boyu enerji
iletiminin farklılıklarına neden olur;daha küçük
spot boyu enerjinin belirli bir alana daha
konsantre biçimde gönderilmesine neden
olurken daha büyük spot boyu enerjinin daha
geniş alana dağılımını sağlar.
Puls Genişliği:
(atım süresi) Patolojik
dokunun yıkımı sırasında çevre dokuya çok az
zarar vermek tıbbi uygulamaların en önemli
amacıdır. Uygulanan alanda yalnızca belli bir
bölge lazer ışınını emecektir. Isı uygulama
sırasında başlangıçta hedef dokuya sınırlıdır.
Uygulama devam ettikçe ısı çevresindeki dokuya
da zarar vermeye başlayacaktır. Bu nedenle atım
süresi hedeflenen dokunun termal relaksasyon
(kendine gelme) zamanından kısa olmalıdır.
Lazerlerin atım süreleri kısaldıkça hedef organda
etki alanları da daralır. Nanosaniye veya daha
kısa süreler hücreden daha küçük yapılara ,
mikrosaniyeler hücre düzeyinde, milisaniyeler ise
kapiller olmayan damarlar ve diğer küçük yapılara
etkilidir. Nanosaniye atımlı lazerler hücreden
küçük düzey mikrocerrahi için uygundur.
Soğutma teknolojisi: epidermis ve çevre
dokunun korunarak yüksek enerjinin
verilebilmesini sağlar. Jeller, soğuk hava üfleyen
veya sprey şeklinde olanlar kullanılabilir.
Lazerin Dermatolojik Kullanım Alanları
•
Damarsal lezyonlar
•
Leke tedavisi
•
Lazer Epilasyon
•
Lipoliz / Sellulit
•
Gerilme Çatlakları
•
Gençleştirme
•
Yeniden yüzeylendirme
•
Dövme ve diğer lekelerin tedavisinde
Leke Tedavisi
Lazerler Epilasyonda kullanılan lazerlerin atım süreleri genellikle milisaniyelerle ifade edilir. Ancak başta dövme çıkartmak
olmak üzere derideki koyu renkli lekeleri çıkartmak için kullanılan lazerlerde nanosaniyelerle ifade edilen 1000 kat daha kısa
atımlı cihazların , veya milyon kat kısa atımlı Pikosaniye atımlı lazerler kullanılması gerekir. Epilasyon da kullanılan lazerler
bu amaçla kullanılmaz. Leke tedavisinde kullanılanlar Q-anahtarlı lazerlerdir, Yeterince kısa atımlı ise (nanosaniye veya
pikosaniye) dermal melanositlerin, mavi-siyah dövmelerin, melanositik nevüslerin ve solar lentigoların hatta 3-4 ay tedavi
görmüş bir alandaki geçici postinflamatuar hiperpigmentasyonun tedavisi için uygun olduğu gösterilmiştir. Atım süresinin
yanı sıra, başarılı dövme çıkarma, doğru dalga boyu seçimine de bağlıdır. Dövme mürekkebi renkleri, tamamlayıcı
renklerindeki görünür ışığı en çok emer. Bu renk tamamlayıcılığına göre, örneğin yeşil mürekkep, 694 nm'de kırmızı ışık
yayan bir lazerle en iyi çıkarılır. Sarı ve turuncu gibi bazı renkler, piyasada bulunmayan 400-520 nm'deki tamamlayıcı renk
aralığında çalışan lazerler nedeniyle daha zor çıkarılır.
Posinflamatuar hiperpigmentasyon eğer 1 yıl içinde kaybolmazsa kalıcı olabilir. Bununla birlikte, café-au-lait lekesindeki
pigmentlerin tedaviye cevapları farklıdır. Melasma lazere cevap vermez. Bu nedenle lazer tedavisinde başarı için doğru tanı
önemlidir. Melanin-spesifik lazerler Bu tür lazerler arasında , yalnızca üç tip Q-anahtarlı lazer tıbbi kullanım amacı ile
bulunabilir. Q- switched ruby lazer, Q-switched Alexandrite lazer, Q-switched Nd:YAG lazer . Son dönemlerde
dövme ve leke tedavisinde altın standart olan Pikosaniyelik lazerlerin geliştirilmesi ile leke tedavisinde çok başarılı sonuçlar
alınabilmektedir.
Sivilce ve yara izlerinin tedavisi
Karbondioksit lazerler cilt yenileme ve gençleştirme uygulamalarında uzun süredir kullanılmaktaydı. Bu lazerler ablatif
(soyulma) etki göstererek cildin yenilenmesini ve kollajen yapımını sağlamaktadır. Ancak hastalarda uzun iyileşme süreleri ve
bakımı gerektirmekteydi. Daha sonraları aralarda sağlam bölgeler bırakarak derinin noktasal tarzda etkileyen fraksiyonel
lazerler geliştirildi. Artık hasta uygulama sonrası normal yaşamına hemen dönebilmektedir. Fraksiyonel karbondioksid lazer
denen bu uygulamalar yara ve sivilce izlerinde cilt gençleştirmede yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Fraksiyonel
lazerler, termal koagülasyon kılıfları ile mikroskobik tedavi bölgeleri oluşturur. Bu kanallar, koagülasyon kılıfı nedeniyle açık
tutulur ve "lazer yardımlı ilaç dağılımı" (LADD) kavramı aracılığıyla topikal ilaçların subdermal uygulanmasına da izin verir.
Son 10-15 yılda hipertrofik yaralar için ablatif fraksiyonel lazerler, bir dönüm noktası tedavisidir. Non-ablatif fraksiyonel
lazerler de, özellikle hipertrofik ve atrofik yanık yaralarında doku yapısını iyileştirdiğini göstermiştir
Psoriasis ve Vitiligo da
Excimer lazer tedavileri doktor muayenehanesinde yapılmaktadır. Her seans sadece birkaç dakika sürer. Tedavi
sırasında, doktor lazeri doğrudan psöriasis yamalarına hedefler. Excimer lazerler, doğrudan psöriasis plaklarında, çok
spesifik bir dalga boyunda (308 nanometre) yüksek yoğunluklu bir ultraviyole B (UVB) dozunu hedefler. Lazer ışığı
etraftaki sağlam cildi asla etkilemediğinden UV radyasyonuna maruz kalma riskini azaltır. Excimer lazerler hafif-orta
şiddette sedef hastalığını tedavi etmek için kullanılır.
Damarsal lezyonların tedavisi
Damarsal lezyonların lazer tedavisi, kan tarafından seçici olarak emilerek damar duvarına verilecek ısı zararına bağlıdır. Bu
nedenle, damara özel lazerlerde atım-genişliği pigmente özel lazerlerden daha fazla olmalıdır.(mikrosaniye). Çünkü damarsal
lezyonlar için olan lazerlerin dalga boyu, derinin derin bölgelerine penetre olamazsa tüm damarsal lezyonlar tedavi
edilemez. Lazer veya fototerapik epilasyon fazla kılların azaltılmasında etkili bir yol sunmaktadır. Milisaniyelik atım genişliği
olan lazer veya IPL cihazları ile cilt yenileme mümkündür. Bu ışık kaynakları cilde ağır zarar verebildiği için uygulanan enerji
azaltılmalı veya soğutucu cihazlarla birlikte kullanılmalıdır. Bu nedenle ışık kaynaklı cilt yenilemenin klinik çalışma sonuçları
çok çarpıcı değildir. Damarsal lezyonlar için kullanılan lazerler
•
PDL lazer 585–600 nm
•
Long pulsed Nd:YAG lazer 1064 nm
•
Diode lazer 800–900 nm
•
Alexandrite lazer 755 nm
•
Intense pulsed light (IPL) 500–1200 nm
•
KTP lazer 532 nm
•
Copper Bromide Lazer 578nm ve 511nm
Cilt Gençleştirme
Tipik olarak cilt gençleştirmede kullanılan lazerler ablatif, ablatif olmayan ve fraksiyonel lazerler olarak sınıflandırılabilir. .
Ablatif lazerler epidermisi yok eder ve dermisi ısıtır, tipik olarak cildi yenilemek ve gençleştirmek için uygulanır ve kırışıklıklar
lekeler ve yara izlerinin tedavisinde etkilidir. Ablatif olmayan lazerler epidermisi soğutma yoluyla korur ama yine de kollajen
dahil dermal proteinlerin ısıtılması ve denatürasyonuna neden olur. Kollajen üretimini uyarır ve deriyi sıkılaştırır. Hızlı bir
iyileşme süresi vardır, çünkü ablatif lazerlerle karşılaştırıldığında, yara izi, dispigmentasyon ve enfeksiyon gibi yan etki riski
daha azdır. Fraksiyonel lazerler, ablatif ve ablatif olmayan arasında bir bağlantı sağlar fraksiyonel lazerlerde yan etki riski
azaltılmıştır. Arada hasarsız kalan alanlar veya adalar bulunur bu mikrotermal bölgelerin iyileşmesini hızlandırır.
CO2 Lazerler genellikle yara izlerini, siğilleri, kırışıklıkları ve diğer derin cilt kusurlarını tedavi etmek için kullanılan ablatif
lazerlerdir.
Erbium (Er:YAG) Lazerler ablatif veya ablatif olmayabilir. Kollajen yeniden şekillenmesini teşvik ederler, bu da onları ince
çizgileri, kırışıklıkları, cilt gevşekliğini ve yaşlılık lekelerini tedavi etmek için popüler seçenekler haline getirir.
Fraksiyonel Lazerler, bölgedeki cildin yalnızca bir kısmını tedavi etmek için lazer enerjisini binlerce küçük ışına böler ve bu
da kesinti süresini azaltır. Fraksiyonel lazerler ablatif veya ablatif olmayabilir ve yaşa bağlı bir takım lekeleri tedavi etmek için
kullanılır.
IPL (yoğun darbeli ışık) tedavileri teknik olarak lazer değildir, ancak genellikle güneş hasarı, vasküler lezyonlar, akne,
rosacea ve hiperpigmentasyon gibi lazerlerle benzer sorunları tedavi etmek için kullanılır.
IPL lazerleriin geliştirilmesi ile BBL lazerler kullanılmaya başlanmıştır. IPL gibi bir ışık teknolojisi olan BBL, cilde zarar
vermeden DNA düzeyinde iyileşme sağlar. Cilt üst tabakası soğutucularla korunarak altındaki tabakayı ısıtır, böylece kolajen
yapımı artar ve cilt kalınlaşır, elastikiyet kazanır.
Epilasyon
İstenmeyen tüylerden kurtulmak için bölgenin traş edilmesi, cımbızla alma, kimyasal madde uygulaması ve ağda gibi
yöntemler kullanılmaktadır Ancak tüm bunlar yalnızca geçici bir çözüm sağlar. Epilasyon için üretilmiş pekçok krem
mevcuttur. Amerikan FDA kuruluşu tarafından onaylanan tek tüy dökücü krem eflornithine hydrochloride'dir (Vaniqua)
‘‘uyku hastalığı’’nın tedavisi için üretilmiştir, ancak sonradan ilaç firmaları ilacın daha karlı olan ‘‘tüy dökücü’’ yan etkisini
keşfettiler. Bu kremin de etkisi kalıcı değildir.
Geleneksel olarak uzun etkili tek tüy dökme yolu, iğneli epilasyon da denen elektrolizdir; hasta için daha sıkıntılı olan bu
işlem zaman alıcı ve küçük bölgeler ile sınırlıdır , her bir kıla işlem tek tek uygulanır.
Epilasyon için Lazer
Lazer veya fototerapi ile foliküler melanin
tarafından iyi emilen dalga boyunda
yapılan epilasyon seçici fototermolizis
temeline dayanmaktadır. Atım süresi seçici
olarak hedef doku çevresine zarar
vermeyecek şekilde ayarlanır. Kıl tarafından
emilen ısının etkisi kök hücrelere
ulaşmalıdır. Nanosaniye veya mikrosaniye
atımlar kalıcı epilasyon için kullanılmaz.
Çünkü bu şekilde kıl yok edilir ancak
melanin içermeyen foliküler kök hücreler
sağlam kalır. Bu nedenle puls süresi
pigmente lezyonlar için olandan uzun
olmalıdır. Milisaniyelik puls genişliği
epilasyon için uygundur. Çünkü epidermis
içinde de ısıya bağlı etki gösterecektir. Bununla birlikte soğutucu kullanılması veya özellikle koyu derililerde enerjinin
düşürülmesi epidermis hasarını önlemek için gereklidir. Bu nedenle tatminkar bir sonuç almak için , birçok tedavi seansı
gerekir.
Günümüzde, 755 nm, 800 ila 810 nm ve 1060 ila 1064 nm dahil olmak üzere lazer epilasyon için çoklu dalga boyları
mevcuttur . Uzun atımlı ruby lazerler bir çalışmada neredeyse 200 hastanın %75'inden fazlası, 4 tedaviden sonra 6 aylık
takipte kıl kaybına uğradı. Aleksandrite 18 aylık süreçte yaklaşık %76 ila %84 ve diyot lazeri için 12 aylık süreçte %84 kıl
azalması gösterdi. Uzun atımlı Nd:YAG lazeri 1064 nm'de uzun vadeli kıl azalması verileri diğer cihazlardan daha ikna edici
olmasa da, daa koyu ciltli kişilerde için en iyi dalga boyu olduğu düşünülmektedir. 1060 nm'lik bir diyot lazeri de, koyu
pigmentli bireyler de dahil olmak üzere tüm cilt tipleri için güvenli ve etkili olduğu son zamanlarda bildirilmiştir. 1060 ve 1064
nm dalga boyları melanin tarafından çok daha düşük pik absorbans gösterdiğinden, epidermal melaninin ısınma olasılığı
daha düşüktür ve dolayısıyla komplikasyon riski azalır . Işık epilasyonu (IPL) bazen kıl alma için kullanılsa da, IPL farklı dalga
boylarında kesme filtreli geniş bant flaş lambası kullanır ve lazerler kadar seçici olmayabilir ve yeterli etki sağlamayabilir. Bu
nedenle, özellikle daha koyu cilt tiplerini tedavi ederken dikkatli olmak gerekir.
Lazer tedavisi sonrası sıklıkla eritem ve perifolliküler ödem, kabuklanma, vezikülasyon, lekelenme gibi yan etkiler
bildirilmiştir. Epilasyonda kullanılan lazer ışığının dalga boylarına gore lazerler Ruby, Alexandrite, Nd YAG gibi isimler alırlar.
Alexandrite lazerlerde 755 nm dalga boyunda ışık kullanılır.
Günümüzde lazer adı altında birçok farklı uygulama mevcuttur. Epilasyon için kullanılacak lazerin saptanmasında cilt ve kıl
rengi değerlendirilmelidir. Kısa dalga boyları derinin renk pigmenti olan melanin tarafından daha iyi emilir, fakat kıl köküne
ulaşabilecek kadar derine inemezler. Siyah saç ve açık ciltli hastalarda bu lazer daha etkilidir. Esmerlerde üst deri olan
epidermisteki melanin, kısa dalga boyları için optik bariyer gibi hareket eder, bu da kızarıklık ve su kabarcıkları gibi yan
etkilere neden olabilir. Hastalara, her lazer tedavisinde ortalama olarak tüylerin %15'inin alınacağı ve tüylerin çeşitli büyüme
fazları arasında düzgün bir şekilde döngüye girmesine izin vermek için tedavilerin yaklaşık 6 ila 8 hafta arayla yapılması
gerektiği konusunda bilgi verilmelidir. Retina hasarı riski yüksek olduğundan, göz çevresi tedavilerde dikkatli olunmalıdır.
Lazer epilasyon uygulanmaması gereken kişiler:
•
Gri ve beyaz saçlı hastalar
•
Güneşlenmiş hastalar.
•
Yakın dönemde başka türden lazer tedavisi görenler.
•
Hiperpigmentasyon ve hipopigmentasyon eğilimi olanlar ,
•
Tetracycline veya retinoidler gibi ışığa karşı hassaslaştıran ilaçlar alanlar. Bu ilaçların lazer tedavisinden üç veya dört
hafta önceden kesilmesi gerekir.
•
5 ve 4. cilt tipindeki hastalarda, herpes hikayesi olanlarda kullanılmamalıdır.
Dört dalgaboyu epilasyon için
kullanılır.
1.Ruby lazer at 694 nm
2.Alexandrite lazer at 755 nm
3.Diode lazer at 800-810 nm
4.Nd:Yag at 1064 nm
Cilt açık renkse ve tüy yeteri kadar
koyu ise Alexandrite Lazer (755 nm)
Sistemi çok etkilidir. Koyu renkli
ciltlerde ND Yag 1064 nm lazer yada
Diode gibi daha büyük dalga boyuna
sahip lazerler kullanılmaktadır. Nd-
YAG gibi lazerler aslında
telenjektazileri, küçük-yüzeyel
damarlardan derin-mavi venlere
kadar tüm vasküler lezyonların
güvenli, kolay ve etkili tedavisini sağlamak amacı ile sık kullanılmaktadır. Aynı zamanda ince ve açık renkli tüylerde daha
etkili epilasyon sağlar. Geleneksel lazerler ile epilasyon işlemi daha koyu renkli ciltlerde yanmalara sebep olabilir ya da deri
pigmentleri zarar görür. Fakat, ND Yag 1064 nm lazer sistemi, soğutma bölümü ile üst deriyi korur, rahatsızlıkları azaltır ve
etkili bir lazer uygulamasının gerçekleşmesini sağlar. Tüylerin büyümesi üç safhadan oluşur. Lazer yöntemi tüye, büyüme
(anagen) safhasında etki edecek şekilde tasarlanmıştır.Bu nedenle tüylerin yalnızca bu safhada olanları yok edilebilmektedir.
Uygulama bir kaç kez tekrarlanarak tüm kıllar yok edilebilir. Epilasyon bölgesindeki anagen safhadaki kılların oranı arttıkça
her seanstaki başarı oranı da artar.